9 Haziran 2008 Pazartesi

PANTOLON PAÇALARINIZI ÇORAPLARINIZA SOKUN!


Hatırlarsınız keneler can almaya başladığı dönemde sayın bakanımız tıbbi bir açıklama yapmıştı "Pantolonlarınızın paçasını, çoraplarınızın içine sokun"..

Şimdi de piyasada bulunan domatesler can almadan önce önlemler almamız gerekiyor, çünkü neden, kakalayamadık, elimizde patladı, ne yapacağız iç piyasaya sunacağız, niye... bize bişi olmaz ondan.. Ha ya olursa diye korkuyorsanız ne yapacaksınız.. O zaman domatesi yıkayacaksınız, sonra sirkeli suda bekleteceksiniz, o da olmaz kabuklarını da soyacaksınız, ama bi de suların kirliliği var tabi.. şimdi bu yıkama işlemini çeşme suyu ile yaparsanız olmaz.. niye kızılırmağın suyunda mikrop var.. mazallah yağmurdan kaçarken, doluya tutulursunuz. Yani bi domates yiyeceğim diye kırk takla atmak istemiyorsanız o zaman bahçenize domates ekeceksiniz. Varsa tabi.. yoksa saksıya.. Ha diyelim bahçenize domates ektiniz.. Aman dikkatli olun kene var.. Hah işte o noktada pantolon paçaları çorap içine girecek..

Marul yemek istiyorsanız onu da aldıktan sonra, önce dışındaki bi kaç kat yaprağını koparıp atacaksınız, kaldı mı elinizde bi avuç marul, hah tamam, sonra yıkayacaksınız, (çeşme suyu tehlikesini atlamıyoruz) sonra sirkeli suda bekleteceksiniz.. Sonra gine yıkacaksınız.. Maruldan geriye hala bir şey kaldıysa afiyet olsun.. yok hışırı çıktı bu artık yenmez diyorsanız çöpe atacaksınız..

İşte böyle böyle iç piyasadan bu pisliği temizleyip atacağız.. Napıcaz tekrar edelim, alıcaz, yıkayacağız, atacağız. Efendim vitamini mi? ne vitamini kardeşim. Hormon var ya bi de zaten.. Vitamamini ordan alıcaz, bi de çoraplarımızı çıkartmayacağız. Atalarımız ne demiş, ayağını sıcak tut, başını serin.

Keramet çorapta yani unutmayın.. Hatta ben diyorum ki.. domatesleri, marulları da çoraplarımıza sokalım, hem keneden kurtulalım hem domatesten..

Şimdi bu kene zararlılarını esasen kuşlar yermiş.. Yani kene ile mücadele etmenin bi yolu da kuşlar, ama biz geçen senelerde grip oluyorlar diye onları katlettik, onun için kenelere yapcak bişeyimiz yok, elimizdeki tek çözüm çorap dedim ya.. Yaw biz bu kuşçuklara da çorap giydirseydik de hayvanları yok etmeseydik olmaz mıydı acaba..

Hatırlarsanız bi de radyasyonlu çaylar vardı, öyle höpür höpür içmişlerdi televizyonlarda devlet büyüklerimiz, duydum başkentin belediye başkanıda su içmiş çeşmeden bişi olmuyo diye, şimdide domates yiyorlarmış televizyonlarda,, Ohh ohh yarasın..

Amaan ne gam, benim milletim bırakmış pantolonun paçasını, çorabı bi tarafa, gömmüş kafasını kuma.. Bundan gayri çözüm mü olurmuş derde tasaya..

Sağlam kafa sağlam vücutta bulunuya ya hani..Boşverin hepsi hava civa..

Saygılarımla
Fasulye


2 yorum:

Adsız dedi ki...

Bakanın çorabı, devlet yönetiminde kişilerin egolarının önemini gösterme açısından örnek.

Adsız dedi ki...

aynen aslında yazının içeriği ile ilgisi yok ama çok komiğime gittiği için ekledim. insan niye çorabına adını yazdırır bilmem. acaba kaybolma korkusu mu, yoksa yeni bir kartvizit çeşidi mi bilemiyorum. renkli milletiz zaten..