18 Nisan 2010 Pazar

GÖKYÜZÜNÜN GETİRDİĞİ DUMAN

En son sinemalarda izlediğimiz "2012" filmi ile gündeme gelen maya takvimi, nesillerdir tartışıla gelen bir konu oldu biliyorsunuz. Şunun şurasında bir buçuk yıl kaldı ikibin on ikiye.. Son dönemlerde vizyona giren filmlerde kutsal kitaplardan esintilere de sık sık rastlıyoruz. Duydunuz mu bilmiyorum ama en son "Avatar" filminin senaryosununun güzel Kur'an'da yer alan "Fil Suresi"nden esinlenerek yazıldığı konuları gündeme geldi.  Fil suresi Kur'anda yer alan en kısa surelerden biridir ve yüzbeşinci sırada yer alır. Yaşar Nuri Öztürk'e ait tercümeden aldığım çevirisi ise şöyledir.

"1. Görmedin mi ne yaptı Rabbin fil yâranına!

2. Tuzaklarını boşa çıkarmadı mı onların?
3. Gönderdi üzerlerine sürüler halinde kuş,
4. Atıyorlardı onlara kurumuş çamurdan damgalı taş.
5. Nihayet, onları yenik ekin yaprağına çevirdi."

Surede anlatılan hikaye ise kısaca şöyle ;

"Miladi 571, Peygamberimiz Hazreti Muhammed (s.a.)’in doğum yılıdır. Tarihlere “Fil vak’ası” diye geçen hadisenin Peygamberimiz’in doğduğu yıl gerçekleştiği rivayet edilir. Yemen Kralı Ebrehe, kendi hükümranlığına rakip bir merkez olabilir endişesiyle Kabe’yi yerle bir etmek üzere harekete geçer. Ordusunda, zamanın en güçlü savaş araçlarından olan filler vardır.



Mekke’nin yakınlarına kadar gelirler. Mekke civarında otlamakta olan deve sürülerine el koyarlar. Onlardan bir kısmı Peygamberimiz’in dedesi Abdülmuttalip’e aittir. Abdülmuttalip, Ebrehe’nin çadırına gider ve develerini ister.Ebrehe ona istihza ile bakar ve:


-Hem bu memleketin büyüğü olacaksın hem de şehri savunmayı bırakıp develerinin peşinde koşacaksın der.
Abdülmuttalip, Ebrehe’ye şu cevabı verir :


-Kabe’nin sahibi var, onu O korur. Ben ise develerimden sorumluyum.
Sonra Ebrehe ordusu şehrin üzerine yürür ve bu sırada, Kur’an’da Fil Suresi’nde anlatılan olay gerçekleşir. Ebabil kuşları gökyüzünden fillerin üzerine bomba misali balçıktan pişirilmiş taş yağdırırlar. (kaynak:www.aymoli.com"

Filmin son sahnesinde Pandora halkının bindiği ve düşmanın üzerine kuşlar aracılığı ile taş atarak zafer kazanması hikayesinin yanısıra, yine aynı halkın kutsal ağaç ve enerji merkezi olarak betimlediği ağaçlı bölgeninde Kabe ile benzediği rivayet edilmektedir. Ayrıca Pandora halkının inanış şekilleride müslümanlıktaki inanış şekli ile benzerlik gösterdiğinden, James Cameron'un Fil suresinden yola çıkarak bu filmi oluşturduğu konuşulmaktadır.


Her iki filmdede insanoğlunun yüzyıllardır çelişip durduğu kutsal kitap ve kıyamet gibi konulara değinmekte netice itibariyle aynı yıl vizyona girmiş olmaları da gerçekten büyük tesadüf.

Hatırlarsınız içinde bulunduğumuz yüzyılın başlangıcında Milennium pazarlamaları yapılırken aynı zamanda bu yüzyılın insanların manevi yönlerinin güçleneceği ve genel toplumsal eğilimlerin manevi konular yönünde olacağı konuları da gündeme gelmişti. İndigo çocuklar, kristal çocuklar ile ilgili çıkan yazılara da illaki bir yerlerde rastlamışsınızdır. Netice itibariyle son on yılı gözden geçirdiğinizde bunu ortaya atanların çok da haksız olmadıklarını görebilirsiniz.

Ülkemizde de sadece belirli kesimler tarafından ilgi göruyor olsa da Burak Özdemir ve Ömer Çelakıl gibi isimlerin gündeme gelmesi buna en yakın örnekler diye düşünüyorum. Güzel Kur'an'a olan merakım ve sevgim yaşanan olaylar neticesinde gün geçtikçe perçinlenirken, bir yandan ülkemde din adına yapıldığı söylenen bir takım davranış, girişim ve hareketler beni gerçekten üzüyor.

Ancak bunun yanısıra dünyada yaşanan olaylar da uzun süredir incelediğim Kur'an'da yazılanları da düşündürtmüyor değil bana. 2012 filmi Maya kehanetleri ile ilgili tanıtımlarına rağmen kehanetlerin içeriği veya olagelişi hakkında herhangi bir bilgi içermese de, yine de 2012 beklentisini körükledi diye düşünüyorum.

Yanlış hatırlamıyorsam son Haiti depreminde Nasa yetkilileri dünya ekseninin yaklaşık sekiz santim kaydığını açıkladılar. Bu kaymalar depremlerle tetiklenebiliyormuş, ancak kayma oranı depremin yerkürenin merkezinde dikliği ile alakalı imiş. Haiti depremi bu anlamda şiddetli bir deprem olduğundan da dünyamızın ekseninde bir kayma meydana getirmiş. Yetkililerin bu tür doğal afetler sonucu oluşan fiziksel değişimleri her defasında boyle açıklıkla dile getirip getirmediklerini bilmiyor olsamda, bu haberi okuduğumda aklıma ister istemez güzel Hz. Muhammed (S.A.V.)'ın hadislerinde yer aldığı ifade edilen  "Güneş batıdan doğmadan önce kim tövbe ederse, Allah onun tövbesini kabul eder." veya "Güneş batıdan doğmadıkça kıyamet kopmaz. O zaman herkes iman eder, ama imanı fayda vermez." sözleri aklıma geldi.

Güneşin batıdan doğması İslam alimlerince bir kıyamet alameti olarak kabul edilir. Dünyanın ekseninin kayması demek de benim anladığım kadarıyla, bu kaymaların artması neticesinde dünyanın kutuplarının yer değiştirmesi ve sonucunda da güneşin batıdan doğmasına sebebiyet verecek bir durumdur. 

Amacım felaket tellalığı yapmak olmasa da, nihayetinde insanım, aklıma takılıyor. En son İzlanda'nın güneyinde 190 yıldır uyuyan bir yanardağın patlaması sonucu tüm Avrupa'yı kaplayan kül bulutu neticesinde de aklıma ister istemez aşağıdaki ayet geldi.

"(10) Artık sen göğün açıkça izlenen bir duman getireceği günü gözle - Duhan Suresi"

Bunca doğal felaketin ardı ardına geliyor olması acaba yanlızca tesadüf mü?

Fasulye

Hiç yorum yok: